Nasıl bir yer ile karşılaşacak olursak olayım sonuçta onlar burada yaşamıştı, burada mücadele etmişti. Nasıl söylenilenler gibi çirkin bir şehir olabilirdi? Saygıyla bir hafta verdim bu şehire ve az bile geldi, yetmedi yaşamaya…

Zaten sahil yolu gitgide o dinginliğini kaybedip engebeli bir parkura dönüştü. Bir süre sonra yukarılardan kopup devrilmiş ağaçların, sürüklenip sahile uçmuş kayaların üzerinden atlarken buldum kendimi. Neyse ki son kısımdı buralar… Varmaya yakın insanlar vardı sahilde. Bir kısmı güneşleniyor, bir kısmı ayakları suda sohbet ediyordu.

Eğer ki kış turizmi sever insanlardansanız ve bunu acayip uzak bir noktada gerçekleştirmek istiyorsanız burası işte orası 🙂 İlk paragraftan ve önceki tangolu yazımdan da anladığınız üzere, San Carlos de Bariloche böyle kimliksiz, ruhsuz ama bulunduğu noktadan dolayı da doğal güzelliği ile çekilir hale gelen bir yer.

Yazmadım. Kısa kısa izleyin, görün yeter…

Avenida Santa Fe üzerinde alışveriş dükkanları görmekten bezmiş bir halde yürürken, az biraz diğer dükkanlara göre girişi daha büyük bir kitapçı ile karşılaştım. Biraz dinlenmiş olurum, serinlerim, kitapları incelerim dememiş olsam belki bu yazıyı yazmıyor olacaktım.