Kaldığım daireye oldukça alıştım. Dokusu beni kendinden bir parça olmaya itiyor… Geniş çiçekli bir teras, yüksek camlı kapılar, retro denilebilecek tarzda işlemeli mobilyalar… Ev buram buram “benim karakterim var!” diyor. Tabii ev sahibinin kattığı tarz ile de “çok da oldstyle değilim, az da olsa renkliyim, hala enerjiğim” diyor yandan yandan bir gülümsemeyle…

Şu anda aşağı kata taşınan eski ev arkadaşımı bekliyorum yatağıma uzanmış. Yarın Bariloche’ye doğru yola çıkacak. Gitmeden evvel, o ve arkadaşıyla akşam biraz dışarı çıkıp laflayacağız…

Bu arada özellikle mutfak benim için süper keyifli bir mekan! Tatlılar yapamasam da yine de birşeyler pişirme keyfinden kendimi mahrum bırakmadım…

böyle omletler, süslü kahvaltılar;

böyle ravioliler, risottolar, lezzetli salatalar mı dersiniz haha. Döndükten sonra yemek işine ağırlık verip, cafe, restoran tarzı değil ama başka yöntemlerle birşeyler yapmayı planlıyorum. Bu yolculuğum sırasında olgunlaşacak eminim ki…

Yine konuyu mutfağa bağladım ya ne diyim haha.