Palermo, genel olarak bohem kültürün yaşadığı bir mahalle. Plaza Serrano ise bu mahallenin göbeği. Parkın etrafında her daim bir pazar kurulu. İster alışverişe isterseniz de sadece bakınmaya gidin… Birbirinden güzel ve renkli şeyler görmek mümkün.

Ve tabii ki benim gibi bir graffiti çılgını iseniz vallahi yaşadınız!.. Adım başı minnacığından kocamanına; bir duvar kenarından tutun da koca bir dükkan ya da barın girişine kadar her yer graffiti. Hepsi olmasa da bayıldıklarımdan bir iki paylaşıyorum…

Gezdiğim sıra, artık yorulup da acıktığım o an geldiğinde kendime güzel hatta daha çok samimi diyebileceğim bir mekan bulabildim. İçeri girince önce siparişinizi veriyorsunuz (İngilizce iletişim kurabiliyorsunuz), adınızı söylüyorsunuz ve masanızı kapıp yerleşiyorsunuz. Siparişiniz hazır olduğunda onlar adınızı çığırıyor, siz de gidip siparişinizi masanıza kendiniz servis ediyosunuz. Yemeğiniz ise böyle yum yum bir görüntüye sahip!

2013’te ben geldikten 1 sene sonra çıkan kriz sonrasında pezo dolara göre çok değer kaybettiğinden mevcut rakamlar iki katına çıkmış durumda. Yani önceden 20 liraya yediğim restoran yemeğini şu anda ancak fast food’a verebiliyorum. Mesela bu menu 102 pezo (7.5 dolar, 23 lira) ve ilk defa bu kadar uygun fiyata bir yer Heisenburger-Burger Lab ile karşılaştım. Buranın ikinci sevdiğim özelliği gerçekten bir burger lab olması yani burgerinizin malzemesini deneysel bir şekilde kendiniz belirliyorsunuz…

Benim için burger bazen keyifli bir yiyecek olabiliyor, örnekteki gibi 🙂 Ama çoğunlukla çok büyük ve çok doyurucu olması, yanında patates kızartması falan da derken ağır bir yemek olması, özellikle yedikten sonra kendimi “bowling topu gibi hissetmeme” neden olması hiç de hoş değil tabi 🙂

Aslında en güzeli kendin pişirdiğin oluyor. Hem daha hesaplı hem de ne kadar ağır olacağına kendin karar verebiliyorsun. Ayrıca da mutfakta vakit geçirip yemek yapmak çok keyifli… Yorucu bir gün sonrası zorunlu yemek hazırlama faslı tabii ki konu dışı 🙂