Yazılar

Isla Damas hikaye olmuştu, elimde Vicuña duruyordu, Pablo planımı sordu, söyledim. “Katılayım mı sana?” dedi. Sürekli yalnız gezdiğim için, bir çiğlik yapmıyım biraz yabaniliğimden uzaklaşayım, iyi gelir diye düşünerek “olur!” dedim. Sonuçta iyi de anlaşıyorduk. Hem sonra fark ettim ki o gün birşeyler kolaylamıştı hayatımda. Çünkü Pablo İspanyolca konuşuyordu! Bir günlüğüne hafifledim valla 🙂

Perşembe günü, Kültür merkezine çok yakın bir pastaneden, Cuma günkü kapanışa yetecek miktarda güzel mamalardan aldım 🙂 Alışverişi yaptığım sırada kasanın arkasında ikisi kadın ikisi erkek dört kişi vardı…

Yazmadım. Kısa kısa izleyin, görün yeter…

Retiro’dan bir trene binip Maipù istasyonunda inip ya da otobüse binip bu istasyonda inerek, “Tren de la Costa”ya binip, Tigre’ye ulaşabilirsiniz. Bu tren, kendine has sahil güzergahını kullanıyor. Sahil boyunca birçok istasyonda duruyor. Yol boyunca duvarlar harika graffitilerle dolu.

Şehir bize yabancı olduğuna göre biz otomatik olarak yabancıydık ve ilk muhabbet doğal olarak “nerelisin, nerede yaşıyosun?” gibi mevzulardı.