Yazılar

Bu hayallere dalmıştım ki sattığı eşyaları toplayan kadını görünce kendime geldim. Montumu iyice kapatıp, eldivenlerimi giyip hızlıca geriye doğru yürümeye başladım. Az sonra damlalar başladı ardından da deli gibi bir yağmur. Çok ıslanıyordum ama o kadar güzeldi ki… Hızlıca geri döndüm ama koşturmadım. Tadını çıkardım 🙂

Meydana vardığımda pantalonu sıksam bir kova su çıkardı herhalde. Üstümdeki kıyafetim ve ayakkabılar su geçirmezdi ama bacaklar fena olmuştu 🙂

Tilcara çok sıcak ve sevimli görünüyordu, Humahuaca’nın da öyle olmasını istedim ve öyle de oldu. Tam otobüsün yanında eşyalarımı organize ederken “ne kadar da sevimli bir yerdeyim” diyebildim!

Yani yemekten sonraki diğer opsiyonum da, buranın hemen bitişiğindeki, -bilmem kaç küsür derecelik bir mekanda, parıltılı bir eskimo kostümü giyip, alkolsüz içeceğimle 25 dakika geçirmekti ki ona da yeltenmedim haliyle haha.

Şehir bize yabancı olduğuna göre biz otomatik olarak yabancıydık ve ilk muhabbet doğal olarak “nerelisin, nerede yaşıyosun?” gibi mevzulardı.

Palermo mahallesi genel olarak bohem kültürün yaşadığı bir alan. Plaza Serrano’nun etrafına herdaim var olan bir pazar kurulu. İster alışverişe isterseniz de sadece bakınmaya gidin… Birbirinden güzel ve renkli şeyler yakalamak mümkün…

Kaldığım daireye oldukça alıştım. Dokusu beni kendinden bir parça olmaya itiyor… Geniş çiçekli bir teras, yüksek camlı kapılar, retro denilebilecek tarzda işlemeli mobilyalar… Ev buram buram “benim karakterim var!” diyor.